13048192_920833914696313_89537394503153949_o
  TBMM Başkanlığı’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda geleneksel olarak yapılan resepsiyonu artan terör olayları nedeniyle iptal etmesi üzerine, CHP çocuklar için TBMM’de alternatif bir 23 Nisan resepsiyonu yaptı. TBMM CHP Grup Toplantı Salonu Türk bayrakları ve balonlarla süslenirken, Türkiye’nin dört bir yanından gelen çocuklar da milletvekili sıralarına oturdu. Grup toplantısının yapıldığı Divan Başkanlığı kürsüsüne oturtulan miniklerin boyları kısa kalınca sandalyelerine çifter minderler konularak bu sorun ortadan kaldırıldı. Kılıçdaroglu salona girerken çocuklarla tokalaştı daha sonra çocuklarla öz çekim yaptı. 13055092_920833834696321_8155089418230438992_o DIVAN BASKANI, GAZETECILERE KIZIP GÖZYASI DÖKTÜ Divan Başkanlığı görevi verilen Alara Tuncer, oturumu açtıktan sonra sırasıyla konuşmacı çocuklara tek tek söz verdi. 13012893_920833621363009_7227827904673496452_n Ancak Kılıçdaroglu’nun fotoğraf ve görüntüsünü alan foto muhabiri ve kameramanları birkaç kez uyaran Alara Tuncer, "Burada başkan benim, lütfen kürsünün önünü boşaltın, yeterince fotoğraf ve görüntü almadınız mı? Buraya arkadaşlar kaç aylardır çalışarak gelip konuşma yapıyor, lütfen biraz saygı gösterin, orayı boşaltın veya dışarı çıkın" diye ikaz ederken gözyaşlarına hakim olamayarak ağladı. 13002329_920833791362992_8118983504566704732_o BAHÇEDE RESEPSIYON Daha sonra Kılıçdaroğlu, çocuklarla sakalaşarak bahçede düzenlenen resepsiyona katildi. Burada çocuklara çeşitli hediyeler verilirken kısa süreli izdiham yaşandı. Pasta ve meyve suyu ikramında bulunuldu. Terör olayları nedeniyle müzik dinletisi yapılmadı. Kılıççdaroglu, Eskişehir’den gelen down sendromlu çocuklarla yakından ilgilenerek fotoğraf çektirdi. Divan başkanı Alara Tuncer'in söz alan çocukların konuşmalarının dinelmemsi üzerin ekendi konuşmasını da yapmadı. Divan Başkanı Alara Tuncer'in konuşma metni: Hoş geldiniz sevgili arkadaşlarım, kardeşlerim. Ben Alara TUNCER 23 Nisan'ın "Ulusal Egemenlik" ile ilişkisi nedir diye sorarsak; 23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür. Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusumuzun babadan oğula geçen saltanat yönetimini terk ederek halkın kendisini, seçtiği temsilcileri aracılığı ile yönetmeye başlamasıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde egemenlik padişaha aitti. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar kişisel rahatlarını düşündüler. Ülke sorunları bir kenara bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş dört yıl sürdü. Osmanlı İmparatorluğu'nun de saflarına katılmış olduğu İttifak Devletleri savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre Osmanlı İmparatorluğu da yenilmiş sayıldı. Bütün ülke İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar ve İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar. Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul'dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas'a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla "Ulusu yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir." ilkesini öne sürdü. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - günümüzün milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar. İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Meydanı'ndan istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllarda Türkiye yokluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyulduğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı. Ulusal Kurtuluş Savaşıyla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Türk ulusu ulusal inancın nelere göğüs gerebileceğini gösterdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan İstiklal Savaşı yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu. 23 Nisan'ın çocuklar açısından önemi nedir; 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine yabancı ulusların çocukları da katılır. Atatürk çocuklara çok değer verirdi, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. "Bugünün küçükleri yarının büyükleridir." diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da bütün Türkiye bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar, şiirler okurlar. Peki, çoğumuz acaba bugünü çocuk bayramı diye mi kutluyoruz? Sanırım evet. Oysa bugün, önce "Ulusal Egemenlik Bayramı". İşte beni düşündüren de acaba bizler ne kadar bu konuda bilinçliyiz? Bugünün ne kadar derin bir anlamı olduğunun farkında mıyız? Cumhuriyetimizin en önemli kuruluş felsefesi olan "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" ilkesi, ülkemizi ilgilendiren siyasal, ekonomik, iç ve dış her türlü kararların sadece Türk Ulusuna ait olduğunu, başkaca hiçbir ülkenin veya yabancı kuruluşların bu kararlarda hükümranlık hakkı olamayacağını ve egemenlik haklarımızdan kısmen veya tamamen vazgeçme anlamına gelen Her türlü teslimiyetçi siyasal anlayışlara kesinlikle izin verilemeyeceğini ifade eder. Ancak ne yazık ki son zamanlarda demokrasi ve insan hakları kavramları altında ülkemiz bir kardeş kavgasına sürüklenmek istenmektedir. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Anayasal ilkelerimiz çerçevesinde bağımsız bir ülke olarak tek amacımız akıl ve bilimin önderliğinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmaktır. Her kuşak kendisinden sonraki kuşaklara daha iyi bir Türkiye bırakmak durumunda ve zorunluluğundadır. Bu, ülkemize ve yarınımızın çocuklarına karşı olan birincil ödevimizdir.   Elimizdekilerin kıymetini bilip, sahip çıkmak için zaman kaybetmemeliyiz. Bağımsızlığımız en değerli varlığımızdır. Belki bizler (Cumhuriyet kuşakları) bağımsızlık savaşı vermediğimiz için bunun ne anlama geldiğini bilemeyiz ama geçmişten ders alarak geleceğimize yön vermek bizim elimizde. Ne yazık ki başka bir Atatürk gelmeyecek, biliyorum ama unutmayalım ki Atam bizler güvendi ülkemizi ve bu bayramı bize armağan etti, bizlerde kendimize güvenelim ya tozu dumana katacağız yada tozu dumanı yutacağız tercihi bizler yapacağız.   13 yaşındayım, ülkemde ve dünyada yaşananları izledikçe çok üzülüyorum. Sizler, ülkemize, dünyamıza ve geleceğimize yön veren büyüklerime seslenmek istiyorum. Biz çocuklar sizlere ne yaptı? Şiddet bize, açlık bize, taciz bize, yok edilen dünya, hoyratça kullanılan doğal kaynaklar bize, yok edilen canlılar bize, yetim ve öksüz kalmak bize. Ben isyan ediyorum tüm bunlara, çekin kirli ellerinizi üstümüzden, dokunmayın tertemiz dünyamıza, zihnimize, bedenimize, yeter artık diyorum yeter. Sizlerin ailesi yok mu çocukları yok mu? Dünyanın gelişmiş ülkelerinde çocukları için yaptıkları ortada, bizlerin yaşadıkları ise ortada daha ne diyeyim, Sahi sizler büyüklerimiz, ne ekiyorsunuz da ne biçeceksiniz? Sevgiyi mi besliyorsunuz, yoksa vahşeti mi? Buradan gözüken, dünyada kin nefret söylemi havada uçuşuyor, dünyada savaşlar var; kimisi dinsel kimisi doğal kaynakları paylaşma kavgasıdır bu. Her şeye inat bizler gelecekte bu dünyayı yönetecek nesiller olarak önce kendi ülkemizde sonrada dünyada sevgiyi kardeşliği inşa edeceğiz. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesin daha güzel olmaz mı? Yaşamımız, kendi tercihlerimiz ve mücadelelerimizin sonunda varacağımız yerdir... Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, Bir söz de kendim için olacak, benim mücadelem sadece eşit bir şekilde eğitim ve daha güzel bir dünya içindir. İnsanlara ancak anlaya bildikleri kadarıyla idrak ederler. Son sözüm ise Bir damla sevgi umutlar solmasın, eğitim için bir ışıkta siz yakın." 13002329_920833791362992_8118983504566704732_o 13041234_920832961363075_421596191107015511_o 13063048_920834014696303_2455594123727728134_o