FEM Dershaneleri Kadıköy Ataşehir Bölgeleri Genel Müdürü Taner Durdağı ile FEM Dershanelerinin özel okula dönüşmesi sürecini konuştuk. Taner Durdağı, dershane tecrübesini okula taşıyacaklarını belirterek, okullaşma sürecinde öğrencilerin başarısını artırmak için FEM Ataşehir olarak geliştirdikleri projeleri anlattı.
FEM Dershanelerinin bugüne geliş sürecini anlatır mısınız?
FEM Dershaneleri 1985 yılında Altunizade'de bir şube olarak kuruldu. Daha sonra hızlı bir şekilde dershanecilik sektöründe gelişen FEM Dershaneleri, üniversite hazırlık sınavlarında her yıl elde ettiği başarılar ile büyüyerek 2014 yılında Türkiye genelinde 300 şubede 4 bin 500 öğretmenle 200 bin öğrenciye hizmet götüren bir eğitim markasına dönüştü. Ülke genelinde yapılan bütün sınavlarda hatırı sayılır başarılar elde etmiş bir dershanedir. 2009 yılından itibaren FEM Akademi markası ile KPSS, DGS, ALES, YDS gibi merkezi sınavlara hazırlanan öğrencilerin taleplerini karşılamak için hizmet alanını genişletti. FEM Akademi beş yıl içerisinde Türkiye genelinde hızla büyüyerek 81 şubede 98 bin öğrenciye kurs verecek kapasiteye ulaştı.
Dershaneler bir kanun ile kapatıldı. Bu süreci dershaneler, öğretmenler ve öğrenciler açısından değerlendirir misiniz?
Dershaneler, iyi eğitim talebinin neticesi olarak doğmuş kurumlardır. Herkes çocuğunun iyi eğitim almasını ister. Mükemmel sistemler kursanız da insanlar yine ek ders ihtiyacı duyacaktır. Herkes daha iyisini istiyor. 2 milyon 150 bin öğrenci üniversite sınavına giriyor. Üniversite kontenjanları 700 bin civarında olsa da iyi üniversiteleri kazan öğrencilerin sayısı 80 bin. Çok iyi üniversiteleri kazanan öğrenci sayısı da 20 bin. Her öğrenci en azından 80 bin içine girmeyi hedefliyor. Bu durum öğrenciler, öğretmenler ve okullar için bir çalışma ve gayret gerektiriyor. İnsanlar "Çocuklarımızı yarış atı gibi koşturmayalım" diyor. Koşturmazsan, çocuğunun üniversite sınavında başarısız olmasına ya da sıradan bir üniversite kazanmasına rıza göstereceksin demektir. O zamanda öğrencinin lise mezunuyla bir farkı olmuyor ve bunun sonucunda "üniversite mezunu işsiz" oluyor. Her yeri üniversitelerle doldursanız da 80 bin kişilik gerçek değişmeyecektir. Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent, İTÜ, İstanbul Üniversitesi, YTÜ... İyi okullar, iyi bölümler... Bu yarış değişmeyeceği için ek ders alma ihtiyacı bitmeyecek. Ne yaparsanız yapın. Dershanelerden dönüşen okullara gelenler için bir problem yok. Okulların üniversiteye hazırlık formatıyla ders anlatmadığını biliyoruz. O zaman öğrenciler özel derse yönelecek veya merdiven altı diye tabir edilen, dershanelerin kapanmasıyla ortaya çıkan yerlere gidecekler. Liseyi bitirdikten sonra dershanelere gitme durumu da ortadan kalktığı için bu yerlere yönelmek zorunda kalacaklar. Öğretmenler açısından özel okullarda istihdam edilecekler için bir problem yok ancak hem bina yapıları hem de teknik altyapıları müsait olmadığından özel okula dönüşemeyen çok sayıda kurum olacak. Bu durumda çok sayıda öğretmen KPSS'ye girerek devlet kurumlarına atanmaya çalışacak. Devlet okullarına geçebilmesi için de dershanede çalışan öğretmen için 6 yıl kesintisiz sigorta primi ödenmesi gerekiyor. Dershanelerin kapatılması toplumun her kesimi açısından sıkıntı yarattı.
Dershanelerin 1 Eylül 2015 itibariyle kapatılması kararı alındı. Böylece dershanelerin okula dönüştürülmesi süreci de başladı. Dershaneler bu tarihten itibaren özel okul olarak hizmet verecek. Dört yılın sonunda ya okul olma standartlarındaki binalara taşınarak varlığını sürdürmeye devam edecek ya da kapanacak. Okulda tam gün hafta içi eğitim veriyorsunuz. Dershanelerde ise hafta içi akşamları, hafta sonları kurslar açarak öğrencilere yardımcı olmaya çalışıyorsunuz. Okulların, dershanelerden farklı bir yapısı var. Öğrenci için okul daha faydalı. Çünkü süre daha uzun, daha çok ayrıntılara girilebilir, daha çok örnek çözülebilir, daha anlaşılır hale getirilebilir.
Dershanelere göre özel okulların işletme maliyetleri daha yüksek oluyor. Öğrenciler dershane ücretinden kurtulacak diye bu yola girildi ama hazırlık maliyetleri şu an 2-3 kat arttı. Buna rağmen öğrenciler, mevcut okullarında üniversite hazırlık sürecinde yeterli eğitim alamayacaklarını düşündükleri için 12. sınıfta okullarını bırakıp dönüşüm liselerine geliyorlar.
Dönüşüm sonrası siz neler yaptınız?
1 Eylül 2015 tarihinden itibaren Ataşehir Işıklar Temel Lisesi ve Ataşehir Işıklar Ortaokulu olarak üniversite hazırlık ve TEOG formatlı okul hizmeti sunacağız. Ataşehir FEM tecrübe ve başarısını Işıklar Temel Lisesi ve Işıklar Ortaokulu’na taşıyor Yaklaşık 30 sınıfımız olacak. Binamız 7 bin m2. 600 m2 de bahçemiz var. 12-18 kişilik sınıflarla eğitim vereceğiz. Ataşehir'de klasik eğitimcilik yapmayacağız. Butik okul hizmeti sunacağız. İPU diye adlandırdığımız bir eğitim modelini uygulayacağız. Biz dershanecilik yaparken bir sene boyunca 480 saatte tüm müfredatı anlatıyorduk. Okul olunca bu süre bin 300 saate çıktı. Bu da çok büyük bir avantaj. Eskiden sadece Cumartesi-Pazar ders hizmeti sunarken şimdi 6 gün hizmet vereceğiz. İçerik, pratik, uygulama(İPU) şeklinde bir sistem oluşturduk. Müfredatı yine 480 saatte anlatacağız, pratikte bu konuların örneklerini çözeceğiz; uygulama kısmında da öğrenciyle beraber konunun sorularına yoğunlaşacağız. Bu vesileyle bir konu 3 kez anlatılmış gibi olacak ve öğrencinin evde çok fazla ders çalışmasına ihtiyaç kalmayacak.
Teknolojiyle de arası iyi olan bir kurumsunuz. Tekno Fem adındaki uygulamalarınızdan da söz eder misiniz?
Tekno Fem’de sanal ofis ve sanal sınav uygulamaları var. Tekno Fem’de öğrencinin ihtiyacı olan bütün konu anlatımları mevcut. Sanal ofiste de öğrencilere verdiğimiz kaynak kitaplar var. Bu kitapların tüm soruları ve çözümlerini öğrenci sanal ofiste de bulabilir. Bunların dışında bizim Ataşehir olarak ‘Chat Ofis’ dediğimiz bir programımız var. Bu telefonlardaki “WhatsApp” uygulaması gibi bir program. Chat Ofis’te de öğrenci ve öğretmen ders grup kuruyor. Bizim programımızın farkı direkt sorunun üzerinde sesli çözüm yapılabiliyor. Öğrenci bu sayede sorusunun çözümü için beklemek zorunda kalmıyor. Patentini aldığımız Chat Ofis’in Türkiye geneline de hızlı bir şekilde yayılacağını tahmin ediyoruz. Öğrenci ve öğretmenlerin rağbet göstereceği bir program. Ayrıca biz özel ders grupları oluşturuyoruz. İhtiyaç halinde 5’er kişilik gruplar halinde ders anlatabildiğimiz bir sistem kurduk. sistemde öğretmenin yazdığını öğrenciler önlerindeki tabletlerden anında görüyorlar.
Buraya gelen öğrenci ne gibi hizmetlerden faydalanacak ve veliler öğrencileri hakkında nasıl bilgi sahibi olacaklar?
Rehberlik başlığı altında çeşitli faaliyetler yapıyoruz. Öğrencilere meslek eğilim anketleri yapıyor neticesinde meslekleri tanıtıyoruz. Öğrencilere kabiliyetleri doğrultusunda yol gösteriyoruz.
Üniversite tanıtımları yapıyoruz. Sınav kaygısı ve motivasyonu üzerine çalışmalar yapıyoruz.
Dershanecilik kültürümüz olduğundan hangi konuya ne zaman ne kadar çalışılmalı biliyoruz.
Çalışmalarımızı velilerle paylaşıyoruz. Öğrenci bize geldiğinde seviye testi yapıyoruz. Ona göre yönlendiriyoruz. Tekno Fem çatısı altında bütün karnelerin analizleri veliye de ulaştırılıyoruz. Veli sisteme girip öğrencinin denemelerde ne kadar doğru ve yanlışı olduğunu, mevcut doğrularıyla kaç puan alacağını görebilir. Bunların dışında danışmanlık sistemimiz de var. Danışmanlık hizmetimiz okul-veli-öğrenci üçgenindeki en önemli unsurdur. Bir öğrenci grubuna bir danışman öğretmen belirliyoruz. Bu danışman öğretmen okul ile ilgili bütün konularda; örneğin geliş gidişini, derslere girip çıkışını, derslere katılıp katılmadığını, verilen ödevleri yapıp yapmadığını takip eder. Bu konular hakkında hem öğrenciyi hem de veliyi bilgilendirir. Danışman öğretmen öğrencinin eğitim koçu görevini üstlenmiş olur. Gerekirse danışman öğretmen sene başında velileri ziyaret ederek sistemi anlatır.