Andy-Ar'ın araştırmasında Anadolu yakasının en başarılı belediye başkanı seçilen Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, bu başarının temelinde sosyal belediyecilik anlayışının olduğunu vurguladı. Belediye etkinliklerini gazetemize anlatan İlgezdi, "İnsanlar artık sadece yol, su, kanal istemiyor. Bunların yanı sıra sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçların karşılanmasını bekliyor" diye konuştu. İlgezdi, gazetemizin imtiyaz sahibi Himmet Kaya'nın sorularını yanıtladı.
Andy-Ar’ın Yerel Yönetimler Performans Araştırması’nın İstanbul ayağında Asya yakasının en başarılı Belediye Başkanlarından biri olarak seçildiniz.
“Yaşadığınız ilçenin belediye başkanını halka yakın buluyor musunuz?” sorusuna Ataşehirlilerin yüzde 56,8’i olumlu yanıt verdi ve bu kategoride Anadolu yakasında bulunan bütün belediye başkanlarını geride bıraktınız. “Yaşadığınız ilçenin belediye başkanını tanıyor musunuz?" sorusuna Ataşehirlilerin yüzde 89,4 olumlu oy vermesiyle ikinci olurken, “Yaşadığınız ilçenin belediye hizmetlerinden memnun musunuz?” sorusuna Ataşehirlilerin verdiği yüzde 55 oy ile 4. sırada yer aldınız… Öncelikle bu sonuçları değerlendirir misiniz?
Sonuçlardan memnunum tabi ki. Ama yeter mi derseniz, hayır tabi ki yetmez, şimdi hedefim bu memnuniyeti yüzde 70’lere, 80’lere taşımak. Bir belediye başkanının hatta bir siyasetçinin başarısı halka yakın olmakla başlar. Ne kadar halkla iç içe olursanız, ondan size gelen sorun ve talepleri halletme yoluna gidersiniz. Benim Ataşehir’de yaptığım bundan başka bir şey değil. Her fırsatta halkla beraberim. Sadece ben değil, ekibim de öyle. 3 yıl önce ‘Başkan Ataşehir’i Dinliyor” adıyla bir proje başlattık. 50 kişilik bir ekibimiz var. Bu ekip, hane hane ilçemizdeki tüm kapıları çalıyor. Belediyenin hizmetlerini anlatıyor ve vatandaşların görüş ve isteklerini topluyor. Bu talepler anında ilgili müdürlere ulaştırılıyor, sonuçlandırılınca da vatandaşa telefonla geri bildirim yapılıyor. Bu sayede vatandaşlarımızın yönetime de katılmalarını sağlıyoruz.
Yönetim felsefemiz, Ataşehirlinin hayatını kolaylaştırmak, hayat kalitesini artırmak. Belediyemiz verdiği hizmetlerin yanı sıra sosyal yaşam içinde aktif olarak yer alıyor.
Türkiye’de genellikle, asık suratlı ve ağır işleyen bir kamu hizmeti anlayışı vardır. Biz hizmet felsefemizle bu anlayışı Ataşehir’de ortadan kaldırdık. Ataşehirlinin oyuyla ve ona hizmet için bu makamda oturduğumu hiçbir zaman aklımdan çıkartmadan hizmet ediyorum. Hem ben hem ekibin bunun bilincinde.
İnsanlar artık sadece yol, su, kanal istemiyor. Bunların yanı sıra sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçların karşılanmasını bekliyor. Maddi ve manevi anlamda ihmal edilmiş kişilerin, ihtiyaç ve beklentileri bizim için çok önemli. Hizmetlerimizi ve projelerimizi tasarlarken, çocuklar, yaşlılar, kadınlar, engelliler ve ihtiyaç sahibi vatandaşların taleplerini özel olarak göz önünde bulundurarak çalışıyoruz.
Ataşehir Belediye Başkanı olarak genelde muhalif bir partinin üyesi olarak, Büyükşehir Belediyesinin de iktidar partisinde olduğunu düşünürsek, bu farklı iki siyasi yapılanmada yaşadığınız zorluklar nelerdir?
Tabi ki zorluklar var. Bu zorluğu aşmanın tek yolu da diyalog yollarını açık tutmak. Ben buna hizmete geldiğim günden beri büyük önem gösterdim. Bu koltukta Ataşehir halkı adına oturduğumun bilincindeyim. Ben sadece bana oy verenlerin değil, Ataşehir’de yaşayıp da bana oy vermeyenlerin de belediye başkanıyım. Bu hizmet mevki, partiler üstü bir anlayışla bu koltukta oturmayı gerektiriyor. Ataşehirli benden sorunlarına çözüm bulmamı istiyor. Partim adına siyaset yapmam için bana oy vermiyor.
Bu nedenle de ikna süreçlerini işleterek, diyaloğu aksatmadan ilişkiyi sürdürmek gerekiyor. Bu nedenle hizmetlerimizin aksadığı oluyor tabi. En büyük aksamayı imarla ilgili yaşıyoruz. İçerenköy, Mustafa Kemal, Aşık Veysel, Yeni Çamlıca ve Mimar Sinan gibi mahallelerimizde de 1/5000’lik imar planlarını, istediğimiz hızla çıkmıyor ne yazık ki. Hala bekliyoruz.
"Rehberim; sosyal belediyecilik anlayışı"
Yerelde iktidarı sağlamlaştırmak için genelde de iktidar olunması gerektiği şeklinde bir düşünce var. Siz ise muhalefet partisi olan CHP’nin belediyesisiniz. Buna rağmen iki dönem üst üste seçilme başarısını gösterdiniz. Bu başarıyı elde etmek için nasıl bir yol izlediniz?
Baştan da anlattığım gibi, Belediye Başkanı seçildiği il ve veya ilçe halkına hizmet etmek için var. Ben koltuğa oturduğum ilk günden bu yana bunu hiç unutmadım. Ayrıca benim siyasi anlayışım da bunu gerektiriyor. Sosyal Demokrat bir belediye başkanı olarak, sosyal, katılımcı belediyeciliği Ataşehir’de uygulama şansı yakaladım. Bunu bana verilen yetkiler içinde aksatmadan, ihmal etmeden yerine getirdim ve getirmeye devam ediyorum. Bu benim başarım olduğu kadar sahip olduğum dünya görüşünün de başarısı. Her türlü faaliyetimde, hizmetleri tasarlarken, halkla ilişkiler kurarken rehberim, sosyal belediyecilik anlayışım oldu.
İstanbul’da CHP’nin 14 belediyesi bulunuyor. Bunların kendi arasında koordineli bir çalışma olmadığı da aşikâr. Parti olarak yerel yönetimlerle ilgili CHP’li belediyelerin ortak projeler oluşturması için bir altyapı çalışması var mı, olmalı mı?
Deneyimlerimizi paylaşmak, başarıya ulaşan projeleri başka ilçelerde de hayata geçirmek gibi bir çalışma sürdürüyoruz. Ama önümüzdeki dönemde daha koordineli bir çalışma yapacağız.
Ortak ve büyük projelere imza atmak çok önemli, biliyorsunuz, belediyelerin yetkileri oldukça sınırlandırılmış durumda. Bu da ortak projeler geliştirmeyi ne yazık ki kolaylaştırmıyor. Ama bu konuda daha ısrarlı olacağız.
CHP’nin yerel yönetimlerde iktidar olduğu yerlerde aldığı oy ile genel seçimlerde aldığı oy oranları arasında büyük farklılıklar var. Bu farkın oluşmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Bu anlaşılabilir bir şey, insanlar, yerel seçimlerde, seçtiği başkanın parti aidiyetinden çok, kendisine hizmet edip etmeyeceğine bakıyor. Dünya görüşü, siyasi görüşü farklı olan insanlar, aldığı hizmete bakarak belediye başkanına oy veriyor. Ben bunu kendi ilçemde çok net görüyorum. Ama genel seçimde başka dinamikler iş görüyor. Bizim verdiğimiz hizmetlerin parti politikası haline gelmesi gerekiyor, diye düşünüyorum.
Sizi başarıya ulaştıran hizmetleriniz neler, bize biraz bahseder misiniz?
Sağlık, kültür, çevre-geri dönüşüm yine çok başarılı olduğumuz alanlar. Türkan Saylan Tıp Merkezi, Ferhatpaşa Sağlık Polikliniği, Küçükbakkalköy Sağlık Merkezi gibi birimlerle sosyal güvencesi olsun olmasın Ataşehirlilere ücretsiz sağlık hizmetleri sunuyoruz. İçerenköy’de bir Kadın Sağlığı Mamografi ve Kemik Yoğunluğu Görüntüleme Merkezi açtık. Burada da “erken tanı hayat kurtarır” diyerek yine ücretsiz hizmet sunuyoruz. Türkan Saylan Tıp Merkezi’mizden memnuniyet oranı yüzde 98. Sadece söz ettiğim bu tıp merkezinde 9 diş hekimi çalışıyor. İstanbul’un ilçe belediyesine ait tek hasta konukevini de biz kurduk. Bahriye Üçok Hasta Konukevi’nde şehir dışından gelen, kalacak yeri olmayan hasta ve yakınlarına hizmet veriyoruz.
Göreve geldiğimizden bu yana 1 metrekare yeşil alanı bile imara açmadık, bundan sonra da açmayacağız. 2009 yılında 171 adet olan park sayımızı 220’ye çıkardık. İlçemize kazandırdığımız yeşil alan, 1 milyon metrekareyi buldu.
Biz; kadınların sadece evlerinde değil işte, okulda, sokakta her yerde olması gerektiğine yürekten inanıyoruz. Onlar için özel kurslar, etkinlikler düzenliyoruz. Daha ilk hizmet yılımızda kadın konukevimizi hizmete açtık. Ve onları yeni bir hayat kurabilmeleri için sosyoekonomik olarak destekliyoruz. Kadınlarla ilgili de önemli çalışmalarımız var. Baktık ki kadına şiddet konusunda eğitimler kadınlara veriliyor. Oysa önemli olan erkekleri şiddet kullanmaktan vazgeçirmek. Bunun için de belediyenin erkek çalışanlarına şiddet eğitimleri verdik. 1100 erkeği şiddete başvurmamaları için eğitimden geçirdik.
Çocuklarımızı alışveriş merkezlerinden ve bilgisayar oyunlarından kurtarmak bizim için önemli. Bu nedenle Sunay Akın ile birlikte Türkiye’nin ilk oyun müzesi olan Düştepe Oyun Müzesi ve Oyun Bahçesi’ni kurduk. Mimar Sinan Parkı’ndaki Düştepe Oyun Müzesi’nde 20’yi aşkın ülkeden ve yaklaşık 150 koleksiyonerden toplanan çocuk oyunları yer alıyor ve dünyada bir benzeri daha yok.
Sanatsal hizmetleri çok önemsiyoruz. Sanatın bağımsız, yaratıcı ve üretken bir toplum yaratmanın tek yolu olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle başta çocuklar ve gençler olmak üzere tüm Ataşehirlilerin ilgi duydukları sanat eğitimlerini ücretsiz almaları için kurslar düzenliyoruz. Her yıl 12 bin öğrencimiz ücretsiz kültür ve sanat eğitimlerimizden yararlanıyor.
Günde 8000 kap sıcak yemeği ihtiyaç sahiplerinin evlerine ulaştırıyoruz. Ve bu hizmeti reklam yapmadan, sivil araçlarla yerine getiriyoruz. Amacımız kimsenin kendini mahcup hissetmemesi. Sıcak yemekleri evlere ulaştırıyoruz ama işimiz bununla da bitmiyor. Ardından saha ekiplerimizi bu evlere yollayarak yemeklerden, sunumdan, servisi yapan personelin davranışlarına kadar her şeyin yolunda gittiğinden emin oluyoruz.
Ayrıca temizlik ve çevre faaliyetlerimiz de halkın takdirini kazanıyor. Ataşehir kentin en temiz ilçesi. Bu İstanbul Üniversitesi’nin yaptığı kapsamlı bir saha çalışması ile de kanıtlandı. En modern evsel atık toplama sistemi olan yeraltı konteyner sayımız 280 adede ulaştı.