Tarkay Selçuk 1971 Ardahan doğumlu…

Lise öğrenimi sonrası bir şirketin gümrük bölümünde çalışmış. 20’li yaşlarına geldiğinde ise tiyatroya merak salmış. 1990 yılında eğitim gördüğü İstanbul Cep Tiyatrosu’ndan mezun olmuş. O dönemlerde Seden Kızıltunç ve Suna Keskin ile tiyatro yapmış. Ahşap Kondu, Bahçedeki Hazine, Serçenin Kaçtığı Gün de olmak üzere 70 oyunda rol almış. Mezuniyeti sonrasında tiyatronun yanında profesyonel olarak mankenlik de yapmış.
İlk dizi film teklifi de mankenlik yaptığı günlerde gelir ve Merhamet adlı dizi de rol alır. Selçuk, Cüneyt Arkın’ın da rol aldığı dizide genç bir doktoru canlandırır.
Selçuk bu dönemde peş peşe başrollerini Kemal Sunal ve Halit Akçatepe’nin oynadığı Şaban Askerde adlı dizide ‘Yakışıklı’ rolüyle kendisine yer bulur. Şehnaz Dilan’ın başrolünü oynadığı Sensiz Olmaz adlı filmde de Levent İnanır ve Sibel Barış ile birlikte oynar.
2004 yılında da yapımcılığını Tunca Yönder’in yaptığı Halide Edip Adıvar’ın aynı adlı eserinden sinemaya çekilen Yol Palas Cinayeti adlı filmde Mükerrem rolünü oynar. Filmin başrollerinde Zühal Topal ve Ceren Kalyoncu ile birlikte rol alır. 2006’da da Küçük Ağa adlı dizide rol alır. Çekilen üç bölümü yayınlanmadan, dizinin yayınlanacağı kanala devlet tarafından el konulur ve dizi yayınlanmaz.
Sonra uzun süre teklif gelmez Tarkay Selçuk’a… Bir süre birikimleriyle idare eder…
Tarkay Selçuk da bir süre sonra unutulduğuna kanaat getirir. İşte o günlerde bir dizden iki sahnelik teklif gelir. Paranın azlığına çokluğuna bakmadan gelen öneriyi kabul eder. Vefasızlığın had safhaya ulaştığı o günlerde de kimse tarafından aranmayacağına, bir teklif gelmeyeceğine inanmıştır artık.
O tarihten bugüne kadar aşığı olduğu sinema dünyasına kendisini hatırlatmasını sağlayacak bir teklif almayan Selçuk biraz buruk, üzgün. Selçuk o günleri şöyle anlatıyor: “Sinemada yeni bir dönem var artık. Benim tanıdığım, birlikte çalıştığım yapımcılar ve yönetmenler sektörde çalışmıyor artık. Sami Güçlü, Çetin İnanç, Oksal Pekmezoğlu, Kaya Ererez, Mesut Taner… 1990’lı yıllarda sektörün içindelerdi. Ben de o jenerasyonun içindeydim. Yeni jenerasyonla birlikte bizi ne arayan ne de soran oldu.”
Selçuk, bir arkadaşının kendisine “Sinemanın veziri az, rezili çok” dediğini belirterek şöyle konuşuyor: “Sinemada başrol oynamak iyi gibi görünse de sıkıntılı… Bir kere başrol oynadınız mı hep başrol teklifi gelmesini bekliyorsunuz. O nedenle başrol dışındaki rol tekliflerini de daha çok dikkate almalı… Küçük rollerde oynarsanız bu işlerden para kazanabilirsiniz.”
Hayat şartlarının ağırlığına karşın Selçuk üç yıl daha dayanır: “Birikimim bir süre daha dayanmamı sağladı. Hep bir teklif gelmesini bekledim. Olmadı, bir teklif gelmedi. Yaşamamı sürdürebilmem için çalışmam gerekiyordu. Sinema dünyasından beklediğim teklifler de gelmeyince çalışmam kaçınılmaz oldu.”
Selçuk, kahvede oturduğu bir gün arkadaşının aracılığıyla pazarlama işi yapan birisiyle tanışır. “Tarkay tiyatrocu, ağzı iyi laf yapıyor, senin işine yarar” diyen arkadaşı yeni işi için de kapıları açmış olur.
O güne kadar tiyatro ve sinemadan geçimini sağlayan Tarkay Selçuk mecburen pazarlamacı olur.
Tarkay Selçuk, 3 yıldır diş macunu satıyor. Üç kişiyi bir arada gördüğü her yere giriyor, pazarlamasını yaptığı diş macununu satıyor. O süreçte aslında bir de dost kazığı yemiş. Kendisini işe alan şahıs, firmaya herhangi bir bilgi vermeyerek kendisi için çalıştırmış Tarkay Selçuk’u bir süre… Üzerinden az buz para kazanmamış. Durumu fark ettikten sonra ise bu işi kendisi yapmaya başlamış.
İşler nasıl derseniz, halinden hiç de şikâyetçi değil.
Tarkay Selçuk, her şeye karşın tiyatro sahnelerini, film setlerini özlediğini söylüyor: “Dayanılmaz bir özlem bu. Bir kere sahne tozunu yuttunuz mu, aklınızdan çıkmıyor. Hep o hayatın içinde olmak istiyorsunuz.”