6
  Nasıl ki gözler kalbin aynasıysa, ağız da vücudun aynasıdır. Günlük hayatta vücudumuzda birçok değişiklikler meydana gelir. Bu küçük belirtilerin büyük çoğunluğunu ancak dikkatli ve tecrübeli bir göz anlayabilir. Vücudun belli bir yerinde bulunan hastalık, genelde bulunduğu bölgede belirti vermekle birlikte vücudun farklı yerlerinde de belirtiler verebilir. Ayrıca vücuttaki genel hastalıklar ağız içinde de görünür bazı değişiklikler yaratır. Bu belirtilerin bir kısmı hastalığın erken döneminde, bir kısmı da geç döneminde ortaya çıkar. 5 Ağız içindeki belirtiler rahatsızlık verecek düzeyde değilse çok kolay bir şekilde gözden kaçabilir. Ağızdaki değişiklikleri tespit edip bununla ilgili çözümlerin gecikmeden oluşturulabilmesi düzenli diş muayenelerinin yapılması ile diş hekimleri tarafından gerçekleştirilir. Diş hekiminizin yapacağı basit bir muayene sonucu ağız içindeki bir oluşum tespit edilip teşhise gidilir. Bu yazımızda, ağız içinde görülen belirtileri ve bunların neyin göstergesi olabileceğini kısaca özetledik. Ancak, bu belirtiler diğer hastalıkların habercisi olabileceği gibi, büyük çoğunluğunun da yalnız ağız içi bir durum olabileceğine de dikkat etmeniz gerekir. Ağızda en çok rastlanan, genelde ağrılı olan ve bir hafta-on gün içerisinde kendiliğinden kaybolan yaralar aft olarak bilinir. Aftlar ağız içinde en sık görülen yaralardır. Etrafı kırmızı, ortası sarımsı beyaz renkte, yumuşak ve çok ağrılı olan aftların normalden sık görülmesi bağışıklık sisteminin zayıflamasına veya bölgesel duyarlılığa bağlı olabilse de; Behçet, anemi, Crohn’s ve ülseratif kolit gibi hastalıkların da belirtisi olabilir. 4 Çocuklarda daha çok görülen, halk arasında pamukçuk olarak bilinen monoliazis (kandidiyazis), beyaz renkli, yüzeyden kabarık, silinebilen ve silindiğinde altında kanamalı doku bırakan bir çeşit mantarın sebep olduğu fırsatçı enfeksiyonudur. Genelde yeni doğanlarda bağışıklık sistemi ve ağız içi bakteriyel flora tam gelişmediği için sık görülür. Yetişkinlerde bu tip mantar enfeksiyonunun görülmesi enderdir ve bölgesel bağışıklık yetersizliğine bağlı olarak kemoterapi görenlerde, ağız kuruluğuna neden olan durumlarda, hareketli protez kullanıp da protezini gece ağızdan çıkarmayan hastalarda,  uzun süreli antibiyotik kullananlarda görülür. Yetişkinlerde ağız içinde görülen yaygın mantar enfeksiyonu ayrıca HIV enfeksiyonunun ilk belirtisidir. 3 Dilde yanma ve ağrı hissi menopoz sonrasında sıklıkla normal bir durum olarak gelişse de, Sjögren gibi ağız kuruluğuna sebep olan hastalıklarda, diyabette, B vitamini eksikliğinde ve anemide sıklıkla görülür. Pek önemsenmeyen ancak rahatsızlık verici bir durum olan ağız kuruluğunun birçok sebebi vardır. İlaçlar, radyasyon tedavisi, kemoterapi gibi bir tedavi sonucu olarak, Sjögren sendromu, sarkoidozis, amiloidozis gibi otoimmun hastalıklarda ve HIV, Hepatit-C virüs enfeksiyonlarında ağız kuruluğu görülür. Dişeti büyümeleri sıklıkla ilaç kullanımı sonucu ortaya çıkar. Fenitoin, siklosporin ve kalsiyum kanal blokeri kullanımı sonucu dişetlerinde aşırı büyümeler görülür. Dişeti büyümesine neden olan bir başka durum ise lösemidir. Lösemide dişeti büyümelerinin dışında, dişetlerinde morumsu mavimsi bölgeler, yaralar, kendiliğinden veya hafif dokunmayla oluşan kanamalar görülür, löseminin erken teşhisinde ağız içi muayene önemli bir yer tutar. Dilde derin yarıkların bulunması durumuna fissür dil, dil üzerinde kırmızı beyaz yer değiştiren ve hassas bölgelerin bulunması durumuna da coğrafik dil adı verilir. Bu iki durum, tek başlarına bir bireyde yapısal olarak bulunabilse de, sedef hastalığının ağız içi belirtisi olarak da kendini gösterir. 1 Ağız kokusu başlı başına sosyal bir problem olmaktan öte, eğer ağız içinden kaynaklanmıyorsa birçok hastalığın da belirtisi olabilir. Ağızda aseton kokusu diyabetin, amonyak-üre kokusu böbrek hastalığının, çürük et kokusu akciğer hastalığının, kan kokusu karaciğer hastalığının, çürük kan kokusu ise löseminin belirtisi olarak kendini gösterir. Ağız açıklığında kısıtlanma, ağzı açarken zorlanma genelde yavaş yavaş geliştiğinden hastalar tarafından çoğunlukla fark edilen bir belirti değildir. Normal ağız açıklığı herhangi bir dişsel ve kemiksel bozukluğu olmayan bireylerde pratikte üç parmak genişliğindedir. Ağız açıklığının bu miktarın altına düşmesi durumunda, çene ekleminde bir sorun olabileceği düşünülür. Çene eklemi problemlerinde ağız açıklığının kısıtlanması dışında, kulakların ön tarafında, elmacık kemiklerinde, şakaklarda ağrı, ağzı açıp kaparken eklemde klik sesi gibi belirtiler de eklem rahatsızlıklarının belirtileri olabilir. 4 Daha önce de belirttiğimiz gibi tüm bu belirtiler yalnızca ağız içi bir durumla alakalı olabileceği gibi, genel sağlığınızla ilgili belirtiler de olabilirler. Bu yüzden ağzınızdaki değişikliklere gerekli önemi verip diş hekimi kontrollerinizi aksatmamanız gerekir. Unutmayın ki ağız içi çıplak gözle muayene edilebilen tek vücut içi yapıdır ve bu özelliğini lehinize kullanmak sizin elinizdedir.  Dt. Ayşegül Evliyaoğlu Dt. Güneş Morva www.allianoi.com