2
AK Parti’li milletvekili adayları Fatma Varank ve Hüseyin Yayman yerel basınla bir araya geldi. AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayları mimar Fatma Varank ve akademisyen-gazeteci Hüseyin Yayman AK Parti Ataşehir Seçim Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen kahvaltıda basınla bir araya geldi. Toplantıda ilk olarak söz alan Fatma Varank, finans açısından bakıldığında Ataşehir’in geleceğinin İstanbul’un birçok ilçesine göre daha şanslı olduğunu ifade ederek, “Finans Merkezi Projesinde emeği geçen bir insan olarak gurur duyuyorum. Bu projelerin devamı gelecek. Burada uzun yıllardır çözüm bekleyen bir tır garajı var. İnşallah o da yakın bir zaman içerisinde sorun olmaktan çıkacak”  diye konuştu. Fatma Varank’ın ardından akademisyen-gazeteci Hüseyin Yayman basının sorularını yanıtladı. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasının yasaklanmasını ve ardından çıkan olayları değerlendiren Yayman, “1 Mayıs işçi ve emekçinin dayanışma bayramı. Bu şekilde kutlanmasını hiçbirimiz tasvip etmiyoruz. 1 Mayıs emekçilerin bayramı olmaktan çok marjinal grupların, kamu otoritesiyle bir meydan muharebesine dönüşüyor. Hükümetimizin bu konudaki tavrı çok nettir. Başka meydanlarda kutlanabilir” dedi. 3 Hüseyin Yayman, Suriye’ye bağlı İştebrak’ta Alevilerin katledilmesi üzerine Fatih Camii’nde lokum dağıtılması haberlerinin hatırlatılarak, hükümetin neden bu konularda sessiz kaldığı sorusunu Suriye’de sadece Alevilerin değil Sünnilerin de öldürüldüğü, orada bir trajedi yaşandığı şeklinde yanıtladı. Yayman, hem cumhurbaşkanının hem de başbakanın Suriye’de yaşananları mezhep meselesi olarak değil, bir iç savaş meselesi olarak gördüğünü belirterek, AK Parti’nin Alevilerin sorunlarıyla ilgili birçok adım attığını savundu. Başkanlık sistemi ile ilgili soruları yanıtlayan Hüseyin Yayman, başkanlık sistemini Türkiye’nin kurtuluşu olarak gördüğünü belirterek, 1971 ve 1980 yılları arasında 10 tane hükümet kurulduğunu hatırlatarak, aksi takdirde yeniden istikrarsızlık ve koalisyon dönemleri yaşanacağını iddia etti. Hüseyin Yayman, çözüm sürecine ilişkin olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yoktur’ açıklamasının ardından, HDP’nin hükümetçe sahiplenilmediği gerekçesiyle sürecin bittiğini açıklamasını akil insanlar heyetinde yer almış birisi olarak nasıl değerlendirdiği sorusuna “Yapılan açıklamaları seçim sürecinde yaşanan tartışmalar olarak görüyorum. Çözüm süreci seçime bağlı bir olay değildir. Çözüm süreci, 2005’de Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasıyla başlamıştı. ‘Bu soruna ad koymak gerekirse bu sorun Kürt sorunudur’ demişti. 2010’da yılında demokratik açılım, 2011 yılında Oslo süreci başladı.  2013’te de çözüm sürecine başlandı. OHAL ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı, kaldırıldı. Bugün Kürt Enstitüsü var, Kürtçe radyo-tv yayını var” diye yanıtladı. 1