DSC_2383
 Beşiktaş Belediyesi, 1914 yılında Beşiktaş’ta doğan Türkçe’nin büyük ozanı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 100. doğum yılını Abbasağa Parkı’nda düzenlenen bir etkinlikle kutladı. “Dağlarca Burada! Şiirlerle ve Anılarla Dağlarca” adlı etkinlikte Haydar Ergülen, Orhan Alkaya, Ertan Mısırlı, Zeynep Oral, Müşir Kaya Canpolat, Mustafa Köz, Ruşen Eşref Yılmaz, Egemen Berköz Dağlarca ile ilgili anılarını anlatırken, Bilfen Okullarından Ekin Kasap ve Ece Soner ile Pelin Özer, Türkan Yeşilyurt ile Alişan Birlik de şiirler okudu. Dağlarca için gazeteci Yasemin Arpa tarafından hazırlanan “Dağlarca Burada” belgeselinden de kısa bir bölümün gösterildiği etkinliğin son bölümünde Emin İgüs ve Eylem Pelit sahne aldı. Gecede ilk olarak “Dağlarca Burada” adlı belgeselden kısa bir bölüm izlendi. Belgeseli hazırlayan Yasemin Arpa yaptığı konuşmada “Dağlarca Burada” diyebilmek için bir hayli uğraşmaları gerektiğini belirterek “94 yıllık ömrünün 70 yıldan fazlasını şiire, Türkçeye adamış bir şaire sahip çıkan kurumların daha çok olması gerekiyordu. ‘Dağlarca Burada’ diyebilmek, daha çok okumak ve anlamak için Dağlarca bize bir ‘zaman’ bıraktı” dedi. Beşiktaş Belediyesi adına konuşan Zeynep Mine Anlı da Dağlarca için bir şiir yarışması düzenleyeceklerini ifade etti. Zeynep Oral ise Dağlarca’nın kendisi için dev bir çınar ağacı olduğuna dikkat çekerek “Bu çınar ağacının kökleri çok derinlerde. Bu topraklardan, Atatürk sevgisinden, ulusalcılığından besleniyor. Aynı zamanda bu çınar ağacının dalları, yaprakları gökyüzüne uzanıyor” şeklinde konuştu. Dağlarca’nın avukatlığını yapan Müşür Kaya Canpolat da Dağlarca’nın eylemsel şiirler yazdığına dikkat çekti. Ressam Ruşen Eşref Yılmaz ise Dağlarca ile olan sohbetlerini anlatarak “Dağlarca şiir tanrısıydı. Şiirleriyle, düşünceleriyle her zaman sonsuza dek yaşayacaktır. Dünyaya kafa tutan bir şiir dili vardı” dedi. Egemen Berköz de Dağlarca’nın Türkçeye verdiği önem üzerine düşüncelerini paylaştı. Orhan Alkaya da yaptığı konuşmada Dağlarca’nın seçilmiş bir tekliği, yalnızlığı olduğuna dikkat çekti. Hüseyin Alemdar da Dağlarca ile ilgili anılarını anlattığı konuşmasını “En büyük Dağlarca” diyerek bitirdi. Etkinlik Emin İgüs ve Eylem Pelit’in söylediği türküler ile sona erdi. KONUŞMALARDAN Mustafa Köz: Dağlarca şiiri yeniden okunmalı. Yeniden, yeniden ve yeniden… Dağlarca ve çağlarca… Bazı şairler vardır ki onların dokunduğu her şey şiirdir. Dağlarca da öyle birisiydi. İnsanın şiirini yazarken bize büyük bir yeryüzü bıraktı. Haydar Ergülen: Dağlarca’ya yeryüzü kadar gökyüzü de yakışıyor. Dağlarca evrensel bir şair, kainatın büyükelçisi… Dağlarca, şiiri kainatın doğum gününü kutlamak için yazıyor. Dağlarca bir düşüncedir. Dağlarca, daha önce yazılmayan şiiri yazan bir şair. Dağlarca’nın bir ülkenin diline ve şiirine indirgenemeyecek kadar büyük bir şair olduğunu düşünüyorum. Dağlarca’nın şiirin sürekli, büyük bir öğrencisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü, 94 yıl yaşam sürmüş bir şair eğer ‘şiir öğretmeni’ olsaydı, şiiri bir yerde bırakırdı, şiiri donuklaşırdı. O yüzden şiirin öğrencisi olursanız, 90, 100 yaşında sürekli araştırır ve yazarsınız. Benin gözümde Dağlarca şiirin büyük bir öğrencisidir. Baki Asiltürk: Bir ankette Dağlarca ‘Yaşayan En Büyük Türk Şairi’ seçilmişti. Bir dergiden, bundan sonra yaşayan en büyük Türk şairi kim olacak, diye düşüncemi sorumuşlardı. Ankete cevabım “Dağlarca, bugüne kadar gelmiş geçmiş ve bundan sonra gelebilecek en büyük Türk şairidir” olmuştu. Görüşüm epeyce bir tartışıldı. En son Tuğrul Tanyol ‘Neden böyle söylüyorsun, ondan sonra da gelecek epey şair var?’ dediğinde, ‘Hepimizle Fazıl Hüsnü Bey arasında Dağlarca kadar fark var’ demiştim. Ertan Mısırlı: Dağlarca ile 1983 yılında tanıdım. 2o yıl kadar hep yanında, sol kolunda oldum. Dağlarca, benim için şiirin Pisagoru’dur. Dağlarca, tek başına bir okuldur. dağlarca burada   DSC_2383   DSC_2189DSC_2212   DSC_2261 DSC_2281 DSC_2300 DSC_2325   DSC_2343 DSC_2348 DSC_2368     DSC_2274