1
Eğitim-Sen ve Alevi örgütleri 13 Şubat’ta laik ve bilimsel eğitim için bir günlük eğitim boykotu yapıyor. Eğitim-Sen ve Alevi örgütlerinin dışında toplumun çeşitli kesimlerinin de destek verdiği boykot kararıyla ilgili Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Sekreteri Taylan Zengi ile görüştük. Zengi, boykotun gerekçesinin laik ve bilimsel eğitim olduğuna dikkat çekerek, “AKP eğitimi tamamen dini kurallara göre yeniden inşa etmek istiyor. Eğitim-Sen olarak toplumsal yaşamın dini kurallarla biçimlendirilmesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Sekreteri Taylan Zengi, ülke genelinde boykot kararı aldıklarını, Eğitim-Sen ve Alevi örgütleriyle birlikte çeşitli kesimlerin de desteğiyle 13 Şubat Cuma günü okula gitmeyeceklerini açıkladı. Bazı ilçelerde okul önlerinde toplanan öğrenci öğretmen ve velilerin ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine yürüyerek seslerini duyurmaya çalışacaklarını ifade eden Taylan Zengi, Eğitim-Sen olarak Kadıköy’de toplanarak İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gideceklerini burada bir basın açıklaması yapacaklarını belirtti. Taylan Zengi, 8 Şubat’ta Kadıköy’de gerçekleştirilen ve on binlerce kişinin katıldığı laik, bilimsel ve demokratik eğitim talebiyle gerçekleştirilen mitingi hatırlatarak, “13 Şubat’ta tüm Türkiye’de bir boykot gerçekleştirilecek. Boykotun ana talebi 8 Şubat’ta olduğu gibi laik, bilimsel ve anadilde eğitim. AKP hükümetinin yüz binlerce yurttaşın bu taleplerini dikkate almasını istiyoruz” dedi. 13 Şubat’taki boykotun, zorunlu din derslerinin kaldırılması; eğitimin içeriğinin laik ve bilimsel olacak şekilde düzenlenmesi; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması talepleriyle gerçekleştirileceğini ifade eden Zengi, 13 yıldır eğitim alanında gerçekleştirilen politikaların toplumun birçok kesimini rahatsız ettiğini ifade ederek katılımın da yüksek olacağına inandıklarını vurguladı. “Karma eğitimin kaldırılması önerisi, eğitimin gidişatını ortaya koyuyor” Zengi, 4+4+4 düzenlemesiyle çok sayıda öğrenci ve öğretmenin mağdur edildiğini dile getirerek, “AKP hükümeti bu sorunları ortadan kaldıracak çözümler aramak yerine, dini eğitimi, eğitimin tüm kademelerine yaymak istiyor. ‘Değerler Eğitimi’ adı altında dini değerleri ana sınıflarından itibaren öğretmek; zorunlu din derslerinin kaldırılmasına karşı AİHM kararları varken, zorunlu din derslerini İlkokul 1-2-3. sınıflara da yaymak istiyor” şeklinde konuştu. Taylan Zengi sözlerini şöyle sürdürdü: “19. Milli Eğitim Şura’sında Eğitim Bir-Sen tarafından önerilen ancak Şura gündeminden çıkarılan, eğitimin gidişatını ve AKP hükümetinin yapmak istediklerini açıkça ortaya koyan bir öneri de ‘Karma Eğitimin Kaldırılması’. Eğitim-Sen’in yapmış olduğu itirazlarla bu konu Şura gündeminden çıkarıldı. Ama şunu hatırlatmakta da fayda var: 4+4+4 değişikliği de 18. Eğitim Şurası’nda gündeme getirilmişti. Orada da Şura gündeminden çıkarılmıştı. Ardından bu öneri tüm kamuoyunun itirazlarına rağmen iki günlük bir çalışmayla hayata geçirildi. AKP hükümeti eğer karma eğitimin kaldırılmasını Eğitim Bir-Sen’in önerisiyle gündeme getirmişse bunu bir oldubittiye getirerek, seçimlerden sonra hayata geçirmeye çalışacaktır.” Milli Eğitim Bakanlığı’nın son dönemde dini vakıf ve derneklerle protokoller imzaladığına dikkat çeken Zengi, “Bu dini vakıfların eğitim pedagojisi açısından hangi çalışmaları yaptıklarına dair soru işaretleri var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hizmet Vakfı adındaki bir vakıfla yaptığı protokole göre ‘Değerler’ adı altında bir kitap oluşturulmuş. Bu kitap 81 ilin valiliklerine gönderilmiş. Bu kitapların okullara dağıtımı yapılacak. Bu durumun en son örneğini Pendik’te bir okulda gördük. Kim olduğu belli olmayan sarıklı cüppeli 3 kişi okulda çocuklara çeşitli eğitim verdi. Bu tip uygulamalar artacaktır. Yine Ataşehir’de merdiven altında bir anaokulu vardı. Orada Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı hiçbir tabela yoktu. 4-5 yaşındaki çocuklar 3 tane kim oldukları belli olmayan kişilerce, kız çocuklarının başına türban, erkek çocuklarınınsa fes takılmış şekilde camilere ziyarete götürülüyorlardı. Bunu Eğitim-Sen olarak dile getirdik.  İlçe Milli Eğitimi ile görüştük. Meclis gündemine geldi. Ondan sonra kaldırdılar” açıklamasında bulundu. “Laiklik, bütün inançların eşit koşullarda yaşanmasının sigortasıdır” Eğitimde yapılan değişikliklerin ana nedeninin “Nasıl bir nesil yetiştireceğiz” sorusunda yattığının altını çizen Zengi, “Eğitim, çocukların 7 yaşından sonraki süreçte nasıl bireyler olarak yetiştirileceklerine katkı sunuyor. Bu yüzden ana sınıfından başlayarak eğitimi dini içerikle yeniden inşa edebilirlerse tarif ettikleri kindar ve dindar nesli yetiştirebileceklerini düşünüyorlar” diye konuştu. Laik ve bilimsel eğitim isteyen ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasını talep eden kesimlere karşı hükümetin ‘din düşmanları’ söylemini kullandığını vurgulayan Taylan Zengi, “Biz bunu kabul etmiyoruz. Laikliğin din düşmanlığı değil aksine bütün inançların eşit koşullarda yaşanmasının sigortası olduğunu düşünüyoruz. Eğitim-Sen olarak toplumsal yaşamın dini kurallarla biçimlendirilmesine izin vermeyeceğiz. Buna karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.