AK Parti Ataşehir İlçe Başkanı M. Naim Yağcı, İsrail’İn Gazze’ye yaptığı saldırıları gazetemize değerlendirdi. Yağcı “Bilinçli ve planlı bir şekilde İslam coğrafyası kendi içersindeki kardeş çatışmalarını, savaşlarını son yüz yıldır daha güçlü bir şekilde yaşıyor. Bu da İslam ülkelerine ve Müslümanlara çok farklı acılar hissettiriyor” dedi
İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılar konusunda görüşlerini aldığımız AK Parti Ataşehir İlçe Başkanı M. Naim Yağcı, İsrail’in son süreçte nedense Ramazan ayında bu saldırılarını gerçekleştirdiğine dikkat çekerek, “Müslümanların en hassas olduğu, manevi atmosferin en üst noktada olduğu dönemlerde Filistin’e saldırılarını devam ettiriyor. Bir şekilde kendisi için vaadedilmiş olduğuna inandığı toprakları istila etmek için her türlü mücadeleyi veriyor. Ancak bunun karşısında maalesef dünya sessiz kalıyor. Sayın Başbakanımızın söylediği gibi BM buradaki sessizliğini muhafaza ediyor. Bu saldırılara karşı en güçlü şekilde karşı duran Türkiye ve Sayın Başbakanımız… Bu konuda maalesef İslam ülkelerinden de aynı duyarlılığı göremiyoruz. Onun da üzüntüsünü, acısını yaşıyoruz. Bilinçli ve planlı bir şekilde İslam coğrafyası kendi içersindeki kardeş çatışmalarını, savaşlarını son yüz yıldır daha güçlü bir şekilde yaşıyor. Bu da İslam ülkelerine ve Müslümanlara çok farklı acılar hissettiriyor” dedi.
Yağcı, uluslararası platformda İsrail’in Gazze saldırılara karşı beklenen tepkilerin oluşmamasını dış politika açısından da değerlendirdi: “Uluslararası güçlerin ve İslam coğrafyasının sessiz ve tepkisiz kalmasını hep bir oyunun parçası olarak görüyorum. AK Parti’nin çıkış noktası sıfır sorunlu dış politikaydı. Son 4-5 yıla kadar da bu belirli noktaya da oturdu. Son süreçte Müslüman kardeşliğini, yakın coğrafyamızdaki ilişkileri düzeltme noktasında hakikaten sıfır soruna doğru giderken, Türkiye de güçlenirken aslını sorarsanız egemen güçlerde bir tedirginliğe sebep oldu. Türkiye’nin güçlendiğinin görülmeye başlanması, hem İslam ülkelerindeki diktatör rejimler üzerinde bir tehdit olduğu, hem de dünya siyasetinde güçlü bir Türkiye’nin elbette kabul edilememesinin sonuçları olarak değerlendirilebilir. Böyle bir süreçte de Türkiye’nin çağrısına uyup etkin rol alınsa, sorunlar çözülse, bu Türkiye’ye olumlu olarak yansıyacak düşüncesi egemen güçlerin Ortadoğu’daki ve sorunlu İslam coğrafyası üzerindeki siyasetlerini etkiliyor. Bilinçli olarak buradaki meselelere öncülük yapılmıyor, Türkiye yalnız bırakılıyor. Sanki Türkiye’nin dış politikasında hastalık varmış gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor.”