SADİÖZATA (2)
30 Mart yerel seçimlerine sayılı günler kaldı. Partilerin belediye başkan adayları projelerini Ataşehirlilerle paylaştı. Her aday belediye başkanı seçilmesi durumunda yapacağı çalışmaları, nasıl bir belediyecilik anlayışı sergileyeceğini mahalle mahalle, sokak sokak gezerek seçmenlere anlatıyor. Partilerin belediye başkan adayları belirlendikten sonra AK Parti’den Ataşehir Belediye Başkan Adayı olan Sadi Özata bazılarına göre sürpriz sayılabilecek bir kararla CHP’ye geçti. Eski AK Parti Ataşehir Belediye Başkan Aday Adayı olan ve Şubat ayında CHP’ye katılan Meclis Üyesi Kontenjan Adayı Sadi Özata ile siyaset yaşamını, CHP’ye katılma sürecini ve seçimlere ilişkin görüşlerini konuştuk. Sizinle ikinci röportajımız. İlk görüşmemizde AK Parti Ataşehir Belediye Başkan Aday Adayıydınız. Şimdi ise ikinci sıradan CHP Ataşehir Belediye Meclisi Üyesi kontenjan adayısınız. Bu süreci değerlendirir misiniz? 1984 yılından beri Ataşehir’de yaşayan ve siyasetin içinde olan birisiyim. O dönem Ataşehir’de yaşayıp da Kadıköy’de siyaset yapan üç kişiydik. Şu anda Sancaktepe Belediye Başkanı olan İsmail Erdem, Erdal Uçar ve ben… Kadıköy’de ilçe başkanlığı, belediye meclis üyeliği, daimi encümen üyeliği, il yönetim kurulu üyeliği yaptım. Bütün siyasi hayatım Ataşehir odaklı olduğu için Ataşehir halkında bir etkimiz var. Bunun karşılığında da Ataşehir seçmenine bir vefa borcumuz var. Her dönem nerede, ne yapmak istiyorsak çoğunlukla bize destek oldular. Bu desteğin karşılığı olarak bizim de onlara bir hizmet sunumu yapmamız gerekiyordu. 1994-99 yılları arasında Refah Partisi’nde belediye meclis üyeliği yaptım. Daha sonra Fazilet Partisi’nin kurucu ilçe başkanı oldum. Ama yerelde hiçbir hizmette bulunamadık. Ataşehir de kurulduktan sonra, İsmail Erdem benden bir yıl önce siyasete başladığı için aday olmadım. İsmail Erdem son gün Sancaktepe’ye gönderilince –Bizi de birinci sıradan meclis üyesi yazmışlardı, istemememe rağmen- son gün ilin bana karşı olduğunu söylediler. Ben siyasette adam eksiltme değil de hep adam çoğaltma fikrinde oldum. Eğer partiler siyasi sahnede büyümek ve iktidar olmak istiyorsa adam kaybetmek değil, adam kazanmak zorundadır. Biz her zaman bu ilkeyle çalıştığımız için onları hep el üstünde tuttuk... Biz Ataşehir’i sokak sokak, hane hane bilen bir insanız. Belirli ağırlığı olan insanları bir kenara koyar da benden önde olur diye düşünürseniz, o zaman siyasette güdük kalırsınız. Tabela partisi olarak da devam edersiniz. O dönem Battal Bey 20 bin oy geride olmasına rağmen, farkı kapattı ve 3ooo-3500  oyla öne geçerek Ataşehir’i aldı. Battal Bey seçimi kazandığında masa koyacak yeri bile yoktu. Gerçekleri her zaman konuşmak lazım. Siyasette şunu önde bulundururum: Doğru yapanı takdir etmek,  yanlış yapanı da tenkit ederken öneri getirmek… Son üç yılda Ataşehir’de bir değişiklik olduğunu görüyoruz. Çünkü Kadıköy buraya bir çivi çakmadı. Aday adaylığı dönemine gelince… İnanıyorum ki ve doğru olan da buydu. Son güne kadar buranın en güçlü adayıydım. Son günde Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, il başkanının, buradan sorumlu milletvekilinin, daha başka kişilerin araya ve devreye girmesiyle bize tahsis edilmiş olan belediye başkanlığı adaylığını aldılar, bir başka arkadaşa verdiler. Tabii ki buna da rıza gösterdim, ses çıkartmadım. Nihayet takdirdir dedik. Ataşehir’den sorumlu milletvekili Erol Kaya’dan Sivas ve Sivaslılara bir tepki var. Bizi engelledi.  . Erol Kaya aday adaylarının olduğu bir yemekte yaptığı konuşmada “Belediye Başkan Aday adayları, ilke kararı alındı meclis üyesi adayı gösterilmeyecek” dedi. Biz buna da razı olduk. Bir gün araştırdım 38 ilçede bütün belediye başkan aday adaylarını belediye meclisi adayları listelerine koymuşlar. Bir tek ambargo Ataşehir’de… Ben de taşları dizdim, resmi ortaya çıkarttım. Baktım ki Sadi Özata’ya AK Parti’de, “Kardeşim sen burada güçlü adamsın, onun için sana burada siyaset yok” durumunun ortaya çıktığını gördüm. Artık siyaseti bırakıyorum düşüncesindeydim. Battal Bey de bir görüşelim, kahve içelim diye haber gönderiyordu. Görüştük. Biraz muhabbetten sonra böyle bir teklifte bulundu. Kendisinden 24 saat süre istedim düşünüp,  istişare yapmak için. Daha çok ağır basan nokta şu oldu: Benim bir tek hedefim var, Ataşehir halkına hizmet etmek. Mevcut birikimimi Ataşehirliler için kullanmak istedim. AK Parti’de hizmet imkânını bana kapattılar. Sağ olsun Battal Bey bu yolu bana açtı. “Hizmet etmek istiyorsan buyur birlikte hizmet edelim” dedi. Ben de bu dediğini kabul ederek CHP’ye geçtim. Hiçbir ön şartım olmadan… O günden bugüne de çalışıyoruz. Geçiş sürecim böyle oldu. 30 yıllık Refah Partisi, Fazilet Partisi ve AK Parti serüveninin arkasından – ki o dönemde hep hizmet etme düşüncesiyle çalıştık- gerçekleşti.  Mevkii ve makam hırsıyla hiçbir zaman hareket etmedim. Böyle olmuş olsaydı ki, bugünkü Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu benim il başkanımdı. Beni Samandıra’ya belediye başkan adayı olarak gönderiyordu. Ama ben bakanıma, “Ben Kadıköy’de siyaset yapıyorum. Bir şey yapmam gerekiyorsa Kadıköy’de yaparım. Samandıra’daki arkadaşlar da belediye başkanlığı, meclis üyeliği bekliyor” dedim. Hâlbuki o zaman Samandıra’dan belediye başkanı olsaydım, 2009’da da Ataşehir’den yüzde 100 belediye başkan adayıydım. O nedenle benim için mevki makam önemli değil. Burada aslolan vatandaşa hizmet. Onun için CHP’de meclis üyesi adayı olarak çalışıyoruz. İnşallah ayın 30’undan sonra da nasip olursa meclis üyesi olarak Ataşehir’e hizmet edeceğiz. Yaklaşık 30 yıldır siyaset yapıyorsunuz. 30 yılın neredeyse tamamını başka partilerde geçirdiniz. Şu an CHP içinde siyasettesiniz. 30 yıllık geçmişi olan bir siyasi yapıdan ayrılıp tam onun karşısında bir siyasi yapıya geçtiniz. Parti içinde bu durumun kabullenişinde yaşadığınız sıkıntılar oldu mu? Bu soruya göğsümü kabarta kabarta cevap verebilirim. Siyasi bir terbiye almış birisiyim. Eski parti başkanımız Necmettin Erbakan bize siyasi ahlakı öğretti. Kendinden öncekine saygı duymayı, karşındakine sevgiyle bakmayı öğretti. Bu sistem bütün partilerde olsa inanıyorum ki hiçbir kavga gürültü, ağır sözler olmaz. Siyasi parti liderleri çok galiz ifadeler, yanlış kelimeler kullanıyorlar. Siyasette çok daha zarif ve naif bir dil kullanılması lazım. Herkesin birbirine sevgi ve saygı çerçevesinde hareket etmesi gerekir ama ne yazık ki bizdeki siyaset biraz gerilim siyaseti şeklinde gidiyor. Bana başkandan böyle bir teklif geldiğinde sayın başkana şunu dedim: ‘Teveccühünüze teşekkür ederim. Biliyorsunuz ben 30 yıllık bir siyasi gelenekten geliyorum. Kendimi düşündüğüm kadar sizi de örgütünüzü de düşünmek zorundayım. Ben böyle bir geçiş yaparsam örgütünüz size karşı her hangi bir sıkıntı çıkarır mı veya siz örgütünüz içinde benden dolayı bir sıkıntıya düşer misiniz? Benim yüzümden örgütünüzle karşı karşıya gelmenizi asla istemem. Böyle bir şeyi de talep etmem. Ama siz örgütünüzle konuşup da bana bunun garantisini veriyorsanız sizi düşünerek sizin zorda kalmamanız için söylüyorum, bana 24 saat müsaade edin’ dedim. Battal Bey’in bana cevabı şu oldu: ‘Ben ilçe başkanımla da gerekli arkadaşlarla da görüştüm. Hiçbir şekilde size en ufak bir sıkıntı çıkmayacak.’ ‘Velev ki çok alt gruplardan bizim de haberimiz olmadan bir şey söyleyebilirler ya da laf atabilirler’ dedim. ‘Hiçbir şekilde muhatap olmayacaksınız. İlçe başkanımla gereğini yaparız’ deyince ben de ertesi günü gittim kendisine ‘Evet’ dedim. Şunu samimiyetimle söylüyorum. Bugüne kadar hiç kimseye yağcılık yapmadım yapmam da. 20, 30 yıl CHP’de siyaset yapmış biri gibi beni kabullendiler. Bugüne kadar bana hiçbir yerde bırakın laf söylemeyi, beni tanımayanlar da gördüklerinde birbirlerine, ‘AK Parti’den bize gelen Sadi Özata bu’ diye samimi bir hava içerisinde beni karşıladılar. Beni bağırlarına bastılar. Hiçbir olumsuz ifade duymadım. Belki alt kademelerde hiç bize ulaşmadan mevzu etmiş olabilirler ama bana ulaşan, Battal Bey’i ve arkadaşları rahatsız eden hiçbir şey olmadı. Ataşehir’deki, ildeki, genel merkezdeki Cumhuriyet Halk Partisi camiasındaki arkadaşlar, Kemal Kılıçdaroğlu da geçme durumumuz olunca teveccühle karşıladılar. Gazeteniz aracılığıyla şahsınızda hepsine teşekkür ediyorum. Bağırlarına bastılar. Ben de Ankara’dan dönerken şu sözü başkan beye vermiştim: Seçildikten sonra da 2019 seçimlerine kadar gücümün son noktasına kadar çalışacağım. Ondan sonra da bir görev verir devam derlerse devamını aynen getireceğim. Zaten devamı olmazsa siyaseti bırakacağım. Bunun için burayı ikinci bir yer olarak değil, asli yer olarak görüyorum. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu ile başlayan genişlemeyi, Battal Bey’in Ataşehir’de çok daha iyi vaziyette yaparak Türkiye’ye bir model olarak ortaya çıkaracağı kanaatindeyim. Burası önceden Erengazi’ydi biliyorsunuz. Bölge kentleşmeye başladığından beri burada yaşıyorsunuz. Hem Ataşehirli hem Sivaslı birisi olarak seçmenlerinize ne söylemek istersiniz? Evet burası Erengazi ‘ydi. Bizler o dönemde AK Parti’de görevde bulunan bu bölgede oturan arkadaşlarımızla toplandık. İlçe olmadan önce Selami Bey burasının ayrılmasını istemiyordu. Bir antipropaganda çıkmaya başladı: “Ataşehir Erengazi oldu, kim tanır Erengazi’yi. Varoş bir ilçe olacak, arsalar düşmeye başladı.”  İsmail Erdem, ben, Rıza Saka ve 7, 8 arkadaş toplandık ve dedik ki: ‘Buraya başka bir isim bulalım. Altıntepe, Adatepe koyalım dedik. Ben en son dedim ki Ataşehir diye bir mahalle yok. Ataşehir’in olduğu yer Atatürk Mahallesi, öbür taraf da Barbaros Mahallesi diye geçiyor. Buranın adını Ataşehir koyalım dedik. Ataşehir markalaşmış, nereye gidilse herkes biliyor dedik. Gece ilçelerin ismine karar veren komisyondan eski Bağcılar Belediye Başkanı, Milletvekili Feyzullah Kıyıklık ile şu anki Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’yi aradık. Durumu anlattık, bölgenin ismi olarak Erengazi düşünülüyor, ama Ataşehir olursa daha iyi olur dedik. Meclise gitmesine iki gün kala yazılar değişti. Millet buranın adını Erengezi olarak beklerken, Ataşehir olarak belirlendi. 31 Mart’tan sonra Battal Bey Belediye Başkanı bizler de meclis üyesi olduktan sonra Ataşehir’e daha iyi hizmet geleceğini ve Ataşehir’in tüm sorunlarının çözüleceğini düşünüyorum. Şu anda çok fazla sorun gözükmüyor, ama yapılması gereken şeyler var. Belediye başkanımızın sık sık dile getirdiği kültür merkezleri var, yapımları devam eden. Ferhatpaşa Mahallesi’nde açılışı yapılan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Parkı, tıp merkezi, gençlik merkezi açıldı. 90 bin m2 alanda yapılması planlanan bir kongre merkezi projesi var. Sayın Başkanımız hizmeti her tarafa götürüyor. Biz de kendisine yardımcı olacağız. Ataşehirli seçmenlerden şunu bekliyorum: Klasik biri ifadedir ama doğru bir ifadedir: ‘Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.’ Ben şuna inanıyorum ki Battal Bey’in yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Önümüzdeki beş yıllık dönemde daha iyi şeyler yapacağını biliyorum. Ve bundan dolayı da Battal Bey’in yanında canı gönülden yer aldım. Ataşehirli seçmenlerimiz sağduyularına güvenerek oyunu ne şekilde kullanacağını biliyordur. Söze değil de hizmete oy kullanacağını, yapacağım diyene değil de yapanlar için oyunu kullanacağı kanaatindeyim.

SADİÖZATA SADİÖZATA (1)